baştan çıkarmak

Turkish

Etymology

From Ottoman Turkish باشدن چیقرمق‎ (literally “to make (someone) out of his/her head”)

Verb

baştan çıkarmak

(transitive) to seduce
(transitive) to beguile
(transitive) to tempt (to provoke someone to do wrong)

Conjugation

Conjugation of baştan çıkarmak (aorist in -V⁴r)

Note: Actual conjugations can be more complex than tables below.

Positive declarative

infinitive			baştan çıkarmak
present participle			baştan çıkarır
imperfective participle			baştan çıkaran
past participle	impersonal		baştan çıkarmış
past participle	personal		baştan çıkardığım	baştan çıkardığın	baştan çıkardığı	baştan çıkardığımız	baştan çıkardığınız	baştan çıkardıkları
future participle	impersonal		baştan çıkaracak
future participle	personal		baştan çıkaracağım	baştan çıkaracağın	baştan çıkaracağı	baştan çıkaracağımız	baştan çıkaracağınız	baştan çıkaracakları
gerund			baştan çıkarma
way of doing			baştan çıkarış
			singular			plural
			1^st person	2^nd person	3^rd person	1^st person	2^nd person	3^rd person
			ben	sen	o	biz	siz	onlar
indicative	present	aorist	baştan çıkarırım	baştan çıkarırsın	baştan çıkarır	baştan çıkarırız	baştan çıkarırsınız	baştan çıkarırlar
	present	imperfective	baştan çıkarıyorum	baştan çıkarıyorsun	baştan çıkarıyor	baştan çıkarıyoruz	baştan çıkarıyorsunuz	baştan çıkarıyorlar
	past	perfective	baştan çıkardım	baştan çıkardın	baştan çıkardı	baştan çıkardık	baştan çıkardınız	baştan çıkardılar
	past	imperfective	baştan çıkarıyordum	baştan çıkarıyordun	baştan çıkarıyordu	baştan çıkarıyorduk	baştan çıkarıyordunuz	baştan çıkarıyorlardı (or baştan çıkarıyordular)
	future		baştan çıkaracağım	baştan çıkaracaksın	baştan çıkaracak	baştan çıkaracağız	baştan çıkaracaksınız	baştan çıkaracaklar
inferential	perfective		baştan çıkarmışım	baştan çıkarmışsın	baştan çıkarmış	baştan çıkarmışız	baştan çıkarmışsınız	baştan çıkarmışlar
	aorist		baştan çıkarırmışım	baştan çıkarırmışsın	baştan çıkarırmış	baştan çıkarırmışız	baştan çıkarırmışsınız	baştan çıkarırlarmış (or baştan çıkarırmışlar)
	imperfective		baştan çıkarıyormuşum	baştan çıkarıyormuşsun	baştan çıkarıyormuş	baştan çıkarıyormuşuz	baştan çıkarıyormuşsunuz	baştan çıkarıyorlarmuş
conditional	simple		baştan çıkarsam	baştan çıkarsan	baştan çıkarsa	baştan çıkarsak	baştan çıkarsanız	baştan çıkarsalar
conditional	perfective		baştan çıkarsaydım	baştan çıkarsaydın	baştan çıkarsaydı	baştan çıkarsaydık	baştan çıkarsaydınız	baştan çıkarsaydılar
optative			baştan çıkarayım	baştan çıkarasın	baştan çıkara	baştan çıkaralım	baştan çıkarasınız	baştan çıkaralar
progressive			baştan çıkarmaktayım	baştan çıkarmaktasın	baştan çıkarmakta	baştan çıkarmaktayız	baştan çıkarmaktasınız	baştan çıkarmaktalar
necessitative			baştan çıkarmalıyım	baştan çıkarmalısın	baştan çıkarmalı	baştan çıkarmalıyız	baştan çıkarmalısınız	baştan çıkarmalılar
imperative			baştan çıkarayım	baştan çıkar	baştan çıkarsın	baştan çıkaralım	baştan çıkarın	baştan çıkarsınlar

Positive interrogative

			singular			plural
			1^st person	2^nd person	3^rd person	1^st person	2^nd person	3^rd person
			ben	sen	o	biz	siz	onlar
indicative	present	aorist	baştan çıkarır mıyım?	baştan çıkarır mısın?	baştan çıkarır mı?	baştan çıkarır mıyız?	baştan çıkarır mısınız?	baştan çıkarırlar mı?
	present	imperfective	baştan çıkarıyor muyum?	baştan çıkarıyor musun?	baştan çıkarıyor mu?	baştan çıkarıyor muyuz?	baştan çıkarıyor musunuz?	baştan çıkarıyorlar mı?
	past	perfective	baştan çıkardım mı?	baştan çıkardın mı?	baştan çıkardı mı?	baştan çıkardık mı?	baştan çıkardınız mı?	baştan çıkardılar mı?
	past	imperfective	baştan çıkarıyor muydum?	baştan çıkarıyor muydun?	baştan çıkarıyor muydu?	baştan çıkarıyor muyduk?	baştan çıkarıyor muydunuz?	baştan çıkarıyorlar mıydı?
	future		baştan çıkaracak mıyım?	baştan çıkaracak mısın?	baştan çıkaracak mı?	baştan çıkaracak mıyız?	baştan çıkaracak mısınız?	baştan çıkaracaklar mı?
inferential	perfective		baştan çıkarmış mıyım?	baştan çıkarmış mısın?	baştan çıkarmış mı?	baştan çıkarmış mıyız?	baştan çıkarmış mısınız?	baştan çıkarmışlar mı?
	aorist		baştan çıkarır mıymışım?	baştan çıkarır mıymışsın?	baştan çıkarır mıymış?	baştan çıkarır mıymışız?	baştan çıkarır mıymışsınız?	baştan çıkarırlar mıymış?
	imperfective		baştan çıkarıyor muymuşum?	baştan çıkarıyor muymuşsun?	baştan çıkarıyor muymuş?	baştan çıkarıyor muymuşuz?	baştan çıkarıyor muymuşsunuz?	baştan çıkarıyorlar mıymış?
conditional	simple		baştan çıkarsam mı?	baştan çıkarsan mı?	baştan çıkarsa mı?	baştan çıkarsak mı?	baştan çıkarsanız mı?	baştan çıkarsalar mı?
conditional	perfective		baştan çıkarsa mıydım?	baştan çıkarsa mıydın?	baştan çıkarsa mıydı?	baştan çıkarsa mıydık?	baştan çıkarsa mıydınız?	baştan çıkarsalar mıydı?
progressive			baştan çıkarmakta mıyım?	baştan çıkarmakta mısın?	baştan çıkarmakta mı?	baştan çıkarmakta mıyız?	baştan çıkarmakta mısınız?	baştan çıkarmaktalar mı?
necessitative			baştan çıkarmalı mıyım?	baştan çıkarmalı mısın?	baştan çıkarmalı mı?	baştan çıkarmalı mıyız?	baştan çıkarmalı mısınız?	baştan çıkarmalılar mı?

Negative declarative

infinitive			baştan çıkarmamak
present participle			baştan çıkarmaz
imperfective participle			baştan çıkarmayan
past participle	impersonal		baştan çıkarmamış
past participle	personal		baştan çıkarmadığım	baştan çıkarmadığın	baştan çıkarmadığı	baştan çıkarmadığımız	baştan çıkarmadığınız	baştan çıkarmadıkları
future participle	impersonal		baştan çıkarmayacak
future participle	personal		baştan çıkarmayacağım	baştan çıkarmayacağın	baştan çıkarmayacağı	baştan çıkarmayacağımız	baştan çıkarmayacağınız	baştan çıkarmayacakları
gerund			baştan çıkarmama
way of doing			baştan çıkarmayış
			singular			plural
			1^st person	2^nd person	3^rd person	1^st person	2^nd person	3^rd person
			ben	sen	o	biz	siz	onlar
indicative	present	aorist	baştan çıkarmam	baştan çıkarmazsın	baştan çıkarmaz	baştan çıkarmayız	baştan çıkarmazsınız	baştan çıkarmazlar
	present	imperfective	baştan çıkarmıyorum	baştan çıkarmıyorsun	baştan çıkarmıyor	baştan çıkarmıyoruz	baştan çıkarmıyorsunuz	baştan çıkarmıyorlar
	past	perfective	baştan çıkarmadım	baştan çıkarmadın	baştan çıkarmadı	baştan çıkarmadık	baştan çıkarmadınız	baştan çıkarmadılar
	past	imperfective	baştan çıkarmıyordum	baştan çıkarmıyordun	baştan çıkarmıyordu	baştan çıkarmıyorduk	baştan çıkarmıyordunuz	baştan çıkarmıyorlardı
	future		baştan çıkarmayacağım	baştan çıkarmayacaksın	baştan çıkarmayacak	baştan çıkarmayacağız	baştan çıkarmayacaksınız	baştan çıkarmayacaklar
inferential	perfective		baştan çıkarmamışım	baştan çıkarmamışsın	baştan çıkarmamış	baştan çıkarmamışız	baştan çıkarmamışsınız	baştan çıkarmamışlar
	aorist		baştan çıkarmazmışım	baştan çıkarmazmışsın	baştan çıkarmazmış	baştan çıkarmazmışız	baştan çıkarmazmışsınız	baştan çıkarmazlarmış
	imperfective		baştan çıkarmıyormuşum	baştan çıkarmıyormuşsun	baştan çıkarmıyormuş	baştan çıkarmıyormuşuz	baştan çıkarmıyormuşsunuz	baştan çıkarmıyorlarmuş
conditional	simple		baştan çıkarmasam	baştan çıkarmasan	baştan çıkarmasa	baştan çıkarmasak	baştan çıkarmasanız	baştan çıkarmasalar
conditional	perfective		baştan çıkarmasaydım	baştan çıkarmasaydın	baştan çıkarmasaydı	baştan çıkarmasaydık	baştan çıkarmasaydınız	baştan çıkarmasaydılar
optative			baştan çıkarmayayım	baştan çıkarmayasın	baştan çıkarmaya	baştan çıkarmayalım	baştan çıkarmayasınız	baştan çıkarmayalar
progressive			baştan çıkarmamaktayım	baştan çıkarmamaktasın	baştan çıkarmamakta	baştan çıkarmamaktayız	baştan çıkarmamaktasınız	baştan çıkarmamaktalar
necessitative			baştan çıkarmamalıyım	baştan çıkarmamalısın	baştan çıkarmamalı	baştan çıkarmamalıyız	baştan çıkarmamalısınız	baştan çıkarmamalılar
imperative			baştan çıkarmayayım	baştan çıkarma	baştan çıkarmasın	baştan çıkarmayalım	baştan çıkarmayın	baştan çıkarmasınlar

Negative interrogative

			singular			plural
			1^st person	2^nd person	3^rd person	1^st person	2^nd person	3^rd person
			ben	sen	o	biz	siz	onlar
indicative	present	aorist	baştan çıkarmaz mıyım?	baştan çıkarmaz mısın?	baştan çıkarmaz mı?	baştan çıkarmaz mıyız?	baştan çıkarmaz mısınız?	baştan çıkarmazlar mı?
	present	imperfective	baştan çıkarmıyor muyum?	baştan çıkarmıyor musun?	baştan çıkarmıyor mu?	baştan çıkarmıyor muyuz?	baştan çıkarmıyor musunuz?	baştan çıkarmıyorlar mı?
	past	perfective	baştan çıkarmadım mı?	baştan çıkarmadın mı?	baştan çıkarmadı mı?	baştan çıkarmadık mı?	baştan çıkarmadınız mı?	baştan çıkarmadılar mı?
	past	imperfective	baştan çıkarmıyor muydum?	baştan çıkarmıyor muydun?	baştan çıkarmıyor muydu?	baştan çıkarmıyor muyduk?	baştan çıkarmıyor muydunuz?	baştan çıkarmıyorlar mıydı?
	future		baştan çıkarmayacak mıyım?	baştan çıkarmayacak mısın?	baştan çıkarmayacak mı?	baştan çıkarmayacak mıyız?	baştan çıkarmayacak mısınız?	baştan çıkarmayacaklar mı?
inferential	perfective		baştan çıkarmamış mıyım?	baştan çıkarmamış mısın?	baştan çıkarmamış mı?	baştan çıkarmamış mıyız?	baştan çıkarmamış mısınız?	baştan çıkarmamışlar mı?
	aorist		baştan çıkarmaz mıymışım?	baştan çıkarmaz mıymışsın?	baştan çıkarmaz mımış?	baştan çıkarmaz mıymışız?	baştan çıkarmaz mıymışsınız?	baştan çıkarmazlar mıymış?
	imperfective		baştan çıkarmıyor muymuşum?	baştan çıkarmıyor muymuşsun?	baştan çıkarmıyor muymuş?	baştan çıkarmıyor muymuşuz?	baştan çıkarmıyor muymuşsunuz?	baştan çıkarmıyorlar mıymış?
conditional	simple		baştan çıkarmasam mı?	baştan çıkarmasan mı?	baştan çıkarmasa mı?	baştan çıkarmasak mı?	baştan çıkarmasanız mı?	baştan çıkarmasalar mı?
conditional	perfective		baştan çıkarmasa mıydım?	baştan çıkarmasa mıydın?	baştan çıkarmasa mıydı?	baştan çıkarmasa mıydık?	baştan çıkarmasa mıydınız?	baştan çıkarmasalar mıydı?
progressive			baştan çıkarmamakta mıyım?	baştan çıkarmamakta mısın?	baştan çıkarmamakta mı?	baştan çıkarmamakta mıyız?	baştan çıkarmamakta mısınız?	baştan çıkarmamaktalar mı?
necessitative			baştan çıkarmamalı mıyım?	baştan çıkarmamalı mısın?	baştan çıkarmamalı mı?	baştan çıkarmamalı mıyız?	baştan çıkarmamalı mısınız?	baştan çıkarmamalılar mı?

Related terms

baştan çıkmak