fındık kırmak

fındık kırmak

Turkish

Verb

fındık kırmak (third-person singular simple present fındık kırar)

1. to crack a haselnut/haselnuts
2. (colloquial) to mess around with women, to indulge in debauchery

Conjugation

positive - declarative

		singular			plural
		1st person	2nd person	3rd person	1st person	2nd person	3rd person
		ben	sen	o	biz	siz	onlar
indicative	present simple	fındık kırarım	fındık kırarsın	fındık kırar	fındık kırarız	fındık kırarsınız	fındık kırarlar
	present continuous	fındık kırıyorum	fındık kırıyorsun	fındık kırıyor	fındık kırıyoruz	fındık kırıyorsunuz	fındık kırıyorlar
	past definite	fındık kırdım	fındık kırdın	fındık kırdı	fındık kırdık	fındık kırdınız	fındık kırdılar
	past continuous	fındık kırıyordum	fındık kırıyordun	fındık kırıyordu	fındık kırıyorduk	fındık kırıyordunuz	fındık kırıyorlardı
	future simple	fındık kıracağım	fındık kıracaksın	fındık kıracak	fındık kıracağız	fındık kıracaksınız	fındık kıracaklar

positive - interrogative

		singular			plural
		1st person	2nd person	3rd person	1st person	2nd person	3rd person
		ben	sen	o	biz	siz	onlar
indicative	present simple	fındık kırar mıyım?	fındık kırar mısın?	fındık kırar mı?	fındık kırar mıyız?	fındık kırar mısınız?	fındık kırarlar mı?
	present continuous	fındık kırıyor muyum?	fındık kırıyor musun?	fındık kırıyor mu?	fındık kırıyor muyuz?	fındık kırıyor musunuz?	fındık kırıyorlar mı?
	past definite	fındık kırdım mı?	fındık kırdın mı?	fındık kırdı mı?	fındık kırdık mı?	fındık kırdınız mı?	fındık kırdılar mı?
	past continuous	fındık kırıyor muydum?	fındık kırıyor muydun?	fındık kırıyor muydu?	fındık kırıyor muyduk?	fındık kırıyor muydunuz?	fındık kırıyorlar mıydı?
	future simple	fındık kıracak mıyım?	fındık kıracak mısın?	fındık kıracak mı?	fındık kıracak mıyız?	fındık kıracak mısınız?	fındık kıracaklar mı?

negative - declarative

		singular			plural
		1st person	2nd person	3rd person	1st person	2nd person	3rd person
		ben	sen	o	biz	siz	onlar
indicative	present simple	fındık kırmam	fındık kırmazsın	fındık kırmaz	fındık kırmayız	fındık kırmazsınız	fındık kırmazlar
	present continuous	fındık kırmıyorum	fındık kırmıyorsun	fındık kırmıyor	fındık kırmıyoruz	fındık kırmıyorsunuz	fındık kırmıyorlar
	past definite	fındık kırmadım	fındık kırmadın	fındık kırmadı	fındık kırmadık	fındık kırmadınız	fındık kırmadılar
	past continuous	fındık kırmıyordum	fındık kırmıyordun	fındık kırmıyordu	fındık kırmıyorduk	fındık kırmıyordunuz	fındık kırmıyordular
	future simple	fındık kırmayacağım	fındık kırmayacaksın	fındık kırmayacak	fındık kırmayacağız	fındık kırmayacaksınız	fındık kırmayacaklar

negative - interrogative

		singular			plural
		1st person	2nd person	3rd person	1st person	2nd person	3rd person
		ben	sen	o	biz	siz	onlar
indicative	present simple	fındık kırmaz mıyım?	fındık kırmaz mısın?	fındık kırmaz mı?	fındık kırmaz mıyız?	fındık kırmaz mısınız?	fındık kırmazlar mı?
	present continuous	fındık kırmıyor muyum?	fındık kırmıyor musun?	fındık kırmıyor mu?	fındık kırmıyor muyuz?	fındık kırmıyor musunuz?	fındık kırmıyorlar mı?
	past definite	fındık kırmadım mı?	fındık kırmadın mı?	fındık kırmadı mı?	fındık kırmadık mı?	fındık kırmadınız mı?	fındık kırmadılar mı?
	past continuous	fındık kırmıyor muydum?	fındık kırmıyor muydun?	fındık kırmıyor muydu?	fındık kırmıyor muyduk?	fındık kırmıyor muydunuz?	fındık kırmıyorlar mıydı?
	future simple	fındık kırmayacak mıyım?	fındık kırmayacak mısın?	fındık kırmayacak mı?	fındık kırmayacak mıyız?	fındık kırmayacak mısınız?	fındık kırmayacaklar mı?